Hoşgeldiniz...
Mesaj Sayın 0
Son Ziyaretin
İyi Forumlar...
Giriş yap
En son konular
Arama
Aralık 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | ||||||
2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 |
9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 | 15 |
16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 | 22 |
23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 | 29 |
30 | 31 |
En iyi yollayıcılar
Serßay (492) | ||||
mat_-_rock (316) | ||||
GüL_GüZeLi (265) | ||||
Elif Lâm Râ (86) | ||||
emRahhh (68) | ||||
VaLe (45) | ||||
ciRcuS (31) | ||||
nacves (27) | ||||
kiiko (17) | ||||
hakanberk (5) |
Sözü Bendim.. Notası Sen..
Serßay :: DUYGULARIMIZ :: Aşk Şiirleri
1 sayfadaki 1 sayfası
Sözü Bendim.. Notası Sen..
Uzun ve sessiz bir veda cümlesini andırıyordu geçen zaman. Kağıda keleme karşı tuhaf bir tedirginlik kaplamıştı içimi. Suya yazı yazmak cümlesini defalarca kullanmıştım oysa ki ama şimdi ki kadar gerçekçi değildi hiçbiri. Eksiliyor tükeniyordum. Benimle beraber biriktirdiğim ne varsa yitip gidiyordu. Ne umut kalıyordu geride ne ıssız bir mavilik.
Tutunacak bir dal sığınacak bir liman olmadığını hissettiğinde insan derin bir karamsarlık kaplıyormuş dört yanını; anladım. Gecenin ürkütücü karanlığını bastıran bu karabasanların ortasında dipsiz kuyulara atılan taşları andırıyordu parmaklarımdan dökülenler. Kimselerin bilmediği fark etmediği tuhaf bir melankoliydi bu.
Her mısra kendi içinde bir cinayete gebeydi. Her satır arasında katlediyordum harflerimi.
Tutkulu aşkların ardından yazılan şarkıların eşliğinde aşka dair ne varsa çarmıha geriyordum kimse bilmiyordu.
Kağıda ve kaleme olan bu tedirginlik köreltiyordu beni. Zihnimde uçuşan kelimeleri toplamaya ne isteğim ne de takatim kalıyordu. Zoraki bir veda cümlesinin kurgulanmış senaryosundan ibaretti her şey.
Ferhat’ı ya da Mecnun’u görmüyordu artık gözlerim. Adıma inat çoktan unutmuştum ümitlerimi. Gecenin karanlığını kuşanıp korkularım ceplerimde usul usul yol alıyordum sığındığım limandan ayrılıyordum.
Şöyle bir göz attım az önce yazdıklarıma. Büründüğüm kimlikler eşlik eden şarkılar İstanbul Marmara. Ne çok şey ile özdeşleşmiş meğer bu mısralar. Ne çok şeyin önsözü olmuş.
En çok sevdiğim mısranın altı çizilidir hala zihnimde. ‘ Endişelenme hayalin senin kadar zarar veremez ‘ demiştim. Bugünlerde bir hayalin varlığından bile şüpheliyim. Oda aynı duvarlar aynı ama yok. Sanırım hayalinden cisimlenen mısraların hoyratlığı onu da tedirgin etti gelişleri gibi mısra mısra gidiyordu benden. Yokluğunu fark ettirmeden varlığını hissettirmeden.
Sıradan bir akşamüzeri sıra dışı bir yazının ortasındayım. İlk kez kendimi bu kadar mağrur yenilmiş hissediyorum. İlk kez bu kadar isteksiz bitkin kelimelerim. Parmaklarım zar zor tutuyor kalemi. Tatsız tuzsuzum işte.
Zamanın o engellenemez devinimleri arasında gitmekle gitmemek arasındayım. Biliyorum gidersem dönmesi zor olur. Belki yazmak bile kendime getiremez beni. Peki ya kalmak diyeceksin değil mi ? İşin o kısmı daha sancılı. Yıllardır olduğum yerdeyim zaten. Ne eksiğim var ne fazlam o güne nazaran.
Kapı arkasına asılan mevsimlerimi yaşıyorum. Bazen buz kesiliyor elim ayağım. Üşüyorum. Bazen ateşler içinde yanıyorum. Sanırım alışıyorum. Bu tuhaf değişimlere ayak uydurmayı başarıyorum sanırım. Artık takvim yapraklarımı da asıyorum kapı arkasına.
Birer birer eksiliyor tüketiyorum zamanı. Senin gibi aslında. Ne çok benzer yanınız var bir takvim ile. En önemli tarihlerin işaretlendiği yerde orası oluyor zamanı dolduğunda yırtılıp atılanda. Sende yaprak yaprak eksildin biliyorsun. Karşı koyamadın zamanın kendisine. Gücün mü yoktu isteğin mi orasını bilemiyorum.
Kendimi bulduğum tek yer burası. Bir beyaz kağıdın üzerine düştüğüm notların arasında yeniden doğuşlarımı izliyorum. Satır aralarında işlediğim cinayetlere inat tarihini attığım her yazının sonunda biraz daha ben oluyorum. Sen olmaktan o kadar uzaklaşıyorum.
Ne temennilerim kaldı artık ne iyi niyetlerim. Evet yoktu şarkıların günahı acıtan sendin içimi. Evet hayalin senin kadar zarar veremezdi bana. Evet titreyen bir mum alevinin isinde sakladım seni. İstanbul biliyordu sende bilmeliydin. Bıraktığın yerde sendeydim.
Bir solukta aklıma gelen ilk satırlar bunlar. Tüm temennilerimi dipsiz kuyulara attığım mısralarımla beraber yitirdim. Dipsiz bir kuyu olurum olur ya düşersin sen gelme demiştim.
Gözün aydın.
Mezarını yaşarken kazanlardan oldum. Gidişlerine sen gelmeden hazırladım kendimi. En güzel aşk sözcüklerini biriktirip o tutkulu şarkılar eşliğinde mırıldanmayı arzulamıştım ama ziyanı yok. Artık şarkılarda benim sözcüklerde. Kuyuda benim düşende.
Sen yine gelme. Gelişlerin gibi mısra mısra git demiştim ya unut onu. Gitme sırası kalbine geldiğinde alır kalemi susa susa yazarsın demişti ya şair şimdi ona özeniyorum.
Parmaklarımın arasında kalemim bu aşkın ayrılık fermanını yazıyorum.
Bana dair ne varsa bırakıp hayalinin avuçlarına gidiyorum. Kırık dökük bir aşkın notlarıdır elinde tuttukların. İyi bak. İstanbul var içinde. Biraz Boğaz koydum biraz Çamlıca. Biraz gece koydum biraz şarkı.En çok mavi mesela. Biraz sitem var elbette birkaç kırık hayal. Sen hangisini istersin bilemedim ümidimle beraber koydum tüm ümitsizliklerimi.
Saysam tümünü bitmez saymasam dert olur.
Yazık bir başı olmadığı gibi bir sonu da yok bu aşkın. Şarkıda dediği gibi aslında. Değilim bir şeyin olmadım hiçbir şeyin.
Sen gizli özneli cümlelerim faili yazılarım hayaleti sesimin sessizliğimin nedeni; şimdi öznesiz sessizim. Renksiz sensiz.
Sana dair ne varsa tümünün sonuna koyuyorum ‘sız’ takısını. Bu da onlar gibi bir yazıdır şimdi. Adsız adressiz.
Sensizliğin bendeki yansımalarıdır okudukların. Şimdi aç bir şarkı bana gelsin. Giden sendin kaybeden ben. Bu aşkın sözü bendim notası sen..
Tutunacak bir dal sığınacak bir liman olmadığını hissettiğinde insan derin bir karamsarlık kaplıyormuş dört yanını; anladım. Gecenin ürkütücü karanlığını bastıran bu karabasanların ortasında dipsiz kuyulara atılan taşları andırıyordu parmaklarımdan dökülenler. Kimselerin bilmediği fark etmediği tuhaf bir melankoliydi bu.
Her mısra kendi içinde bir cinayete gebeydi. Her satır arasında katlediyordum harflerimi.
Tutkulu aşkların ardından yazılan şarkıların eşliğinde aşka dair ne varsa çarmıha geriyordum kimse bilmiyordu.
Kağıda ve kaleme olan bu tedirginlik köreltiyordu beni. Zihnimde uçuşan kelimeleri toplamaya ne isteğim ne de takatim kalıyordu. Zoraki bir veda cümlesinin kurgulanmış senaryosundan ibaretti her şey.
Ferhat’ı ya da Mecnun’u görmüyordu artık gözlerim. Adıma inat çoktan unutmuştum ümitlerimi. Gecenin karanlığını kuşanıp korkularım ceplerimde usul usul yol alıyordum sığındığım limandan ayrılıyordum.
Şöyle bir göz attım az önce yazdıklarıma. Büründüğüm kimlikler eşlik eden şarkılar İstanbul Marmara. Ne çok şey ile özdeşleşmiş meğer bu mısralar. Ne çok şeyin önsözü olmuş.
En çok sevdiğim mısranın altı çizilidir hala zihnimde. ‘ Endişelenme hayalin senin kadar zarar veremez ‘ demiştim. Bugünlerde bir hayalin varlığından bile şüpheliyim. Oda aynı duvarlar aynı ama yok. Sanırım hayalinden cisimlenen mısraların hoyratlığı onu da tedirgin etti gelişleri gibi mısra mısra gidiyordu benden. Yokluğunu fark ettirmeden varlığını hissettirmeden.
Sıradan bir akşamüzeri sıra dışı bir yazının ortasındayım. İlk kez kendimi bu kadar mağrur yenilmiş hissediyorum. İlk kez bu kadar isteksiz bitkin kelimelerim. Parmaklarım zar zor tutuyor kalemi. Tatsız tuzsuzum işte.
Zamanın o engellenemez devinimleri arasında gitmekle gitmemek arasındayım. Biliyorum gidersem dönmesi zor olur. Belki yazmak bile kendime getiremez beni. Peki ya kalmak diyeceksin değil mi ? İşin o kısmı daha sancılı. Yıllardır olduğum yerdeyim zaten. Ne eksiğim var ne fazlam o güne nazaran.
Kapı arkasına asılan mevsimlerimi yaşıyorum. Bazen buz kesiliyor elim ayağım. Üşüyorum. Bazen ateşler içinde yanıyorum. Sanırım alışıyorum. Bu tuhaf değişimlere ayak uydurmayı başarıyorum sanırım. Artık takvim yapraklarımı da asıyorum kapı arkasına.
Birer birer eksiliyor tüketiyorum zamanı. Senin gibi aslında. Ne çok benzer yanınız var bir takvim ile. En önemli tarihlerin işaretlendiği yerde orası oluyor zamanı dolduğunda yırtılıp atılanda. Sende yaprak yaprak eksildin biliyorsun. Karşı koyamadın zamanın kendisine. Gücün mü yoktu isteğin mi orasını bilemiyorum.
Kendimi bulduğum tek yer burası. Bir beyaz kağıdın üzerine düştüğüm notların arasında yeniden doğuşlarımı izliyorum. Satır aralarında işlediğim cinayetlere inat tarihini attığım her yazının sonunda biraz daha ben oluyorum. Sen olmaktan o kadar uzaklaşıyorum.
Ne temennilerim kaldı artık ne iyi niyetlerim. Evet yoktu şarkıların günahı acıtan sendin içimi. Evet hayalin senin kadar zarar veremezdi bana. Evet titreyen bir mum alevinin isinde sakladım seni. İstanbul biliyordu sende bilmeliydin. Bıraktığın yerde sendeydim.
Bir solukta aklıma gelen ilk satırlar bunlar. Tüm temennilerimi dipsiz kuyulara attığım mısralarımla beraber yitirdim. Dipsiz bir kuyu olurum olur ya düşersin sen gelme demiştim.
Gözün aydın.
Mezarını yaşarken kazanlardan oldum. Gidişlerine sen gelmeden hazırladım kendimi. En güzel aşk sözcüklerini biriktirip o tutkulu şarkılar eşliğinde mırıldanmayı arzulamıştım ama ziyanı yok. Artık şarkılarda benim sözcüklerde. Kuyuda benim düşende.
Sen yine gelme. Gelişlerin gibi mısra mısra git demiştim ya unut onu. Gitme sırası kalbine geldiğinde alır kalemi susa susa yazarsın demişti ya şair şimdi ona özeniyorum.
Parmaklarımın arasında kalemim bu aşkın ayrılık fermanını yazıyorum.
Bana dair ne varsa bırakıp hayalinin avuçlarına gidiyorum. Kırık dökük bir aşkın notlarıdır elinde tuttukların. İyi bak. İstanbul var içinde. Biraz Boğaz koydum biraz Çamlıca. Biraz gece koydum biraz şarkı.En çok mavi mesela. Biraz sitem var elbette birkaç kırık hayal. Sen hangisini istersin bilemedim ümidimle beraber koydum tüm ümitsizliklerimi.
Saysam tümünü bitmez saymasam dert olur.
Yazık bir başı olmadığı gibi bir sonu da yok bu aşkın. Şarkıda dediği gibi aslında. Değilim bir şeyin olmadım hiçbir şeyin.
Sen gizli özneli cümlelerim faili yazılarım hayaleti sesimin sessizliğimin nedeni; şimdi öznesiz sessizim. Renksiz sensiz.
Sana dair ne varsa tümünün sonuna koyuyorum ‘sız’ takısını. Bu da onlar gibi bir yazıdır şimdi. Adsız adressiz.
Sensizliğin bendeki yansımalarıdır okudukların. Şimdi aç bir şarkı bana gelsin. Giden sendin kaybeden ben. Bu aşkın sözü bendim notası sen..
GüL_GüZeLi- VIP Özel Üye
-
Mesaj Sayısı : 265
Yaş : 32
Şehir : ::..ErZuRuM..::
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 28/01/09
Rep Sistemi
Aktiflik:
(100/100)
Başarı Puanı :
(0/0)
Güçlülük:
(0/0)
Serßay :: DUYGULARIMIZ :: Aşk Şiirleri
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
C.tesi Tem. 10, 2010 9:40 am tarafından Serßay
» Klayyeye Bakmadan Bunu Yazabilir Misiniz
C.tesi Tem. 10, 2010 8:54 am tarafından hakanberk
» Okuyabiliyor musunuz?
C.tesi Tem. 10, 2010 8:51 am tarafından hakanberk
» ---ünivERsİtELer---
C.tesi Tem. 10, 2010 8:45 am tarafından hakanberk
» Konuğumuz GüL_GüZeLi
C.tesi Tem. 10, 2010 8:38 am tarafından hakanberk
» Neden Cemal Süreyya değil de Cemal Süreya
C.tesi Tem. 03, 2010 2:04 pm tarafından Serßay
» Sitenin EnLeri
Çarş. Haz. 30, 2010 8:21 pm tarafından nacves
» Gelsin qelsin kim qelsin?
Çarş. Haz. 30, 2010 8:19 pm tarafından nacves
» 4 kelime 1 cümle
Çarş. Haz. 30, 2010 8:16 pm tarafından nacves
» Yer misin Yemez misin?
Çarş. Haz. 30, 2010 8:12 pm tarafından nacves
» 2010 ÖSS Sistemi (YGS / LYS)
Cuma Ekim 02, 2009 4:21 pm tarafından Serßay
» Ayı EfkarLanmış :)
Cuma Tem. 17, 2009 8:42 pm tarafından Serßay
» NBA Live 2003 Oyun Hileleri
Cuma Tem. 17, 2009 8:40 pm tarafından Serßay
» Trials 2 Second Edition - Full
Salı Tem. 14, 2009 9:00 pm tarafından VaLe
» NBA Live 2003 - Full
Ptsi Tem. 13, 2009 2:46 pm tarafından VaLe
» Knights of Honor Oyun Hileleri
Ptsi Tem. 13, 2009 2:37 pm tarafından VaLe
» Knights of Honor - Full
Ptsi Tem. 13, 2009 2:35 pm tarafından VaLe
» Gemimiz Batıyor...
Ptsi Tem. 13, 2009 2:04 pm tarafından Serßay
» Konuğumuz VaLe
Ptsi Tem. 13, 2009 1:50 pm tarafından VaLe
» 5 yaşında anne olmuşş
Ptsi Tem. 06, 2009 7:14 pm tarafından GüL_GüZeLi
» Özlem Mesajları
Ptsi Tem. 06, 2009 2:12 pm tarafından GüL_GüZeLi
» EN TUHAF fobiler
Ptsi Tem. 06, 2009 12:06 pm tarafından GüL_GüZeLi
» Kolbastı!!!
Ptsi Tem. 06, 2009 11:57 am tarafından Serßay
» Niye yoLdun Len xD
Ptsi Tem. 06, 2009 11:39 am tarafından GüL_GüZeLi
» aşka bak beah:))))
Ptsi Tem. 06, 2009 11:35 am tarafından GüL_GüZeLi
» Aşka Sesleniş...
Perş. Tem. 02, 2009 11:40 am tarafından GüL_GüZeLi
» Sözü Bendim.. Notası Sen..
Çarş. Tem. 01, 2009 4:23 pm tarafından GüL_GüZeLi
» Büyük Mükafat
Çarş. Tem. 01, 2009 2:51 pm tarafından GüL_GüZeLi
» Ne güzeldir birine ‘ İyi ki Varsın’ Diyebilmek
Çarş. Tem. 01, 2009 1:56 pm tarafından GüL_GüZeLi
» Şok! Rep sistemi artık aktiftir
Çarş. Tem. 01, 2009 1:50 pm tarafından GüL_GüZeLi